Araç hasar Kaybı

Araç hasar Kaybı

Araç hasar Kaybı
Araç hasar Kaybı

Araç hasar Kaybı  Bir trafik kazası yaşanması durumunda araçlar servislere götürülür ve gerekli tamir işlemleri yapılır. Bu onarım sırasında araçtaki bütün sorunlar giderilmiş olur. Ancak ilk bakışta hiçbirşey farkedilmese bile, araç artık ikinci el araç sınıfına inmiş olur. Bu durumda da piyasa değeri kaza öncesine göre düşmüş olur. Hem aracın sahibi hem de piyasa artık o araca önceki değerini veremez. İkinci el araç satışlarında herkesin ilk baktığı şey aracın bir kaza geçirmiş olup olmadığıdır. Özellikle aracın tavanında boya yapılmış olması hemen aracın takla attığı düşüncesini akla getirir ve araç satımında caydırıcı bir durumdur.

Araç sahibinin yaptırmış olduğu kasko sigorta koşulları içinde bütün onarım işlemlerinin masrafı sigorta şirketi tarafından karşılanacaktır. Bunda bir sorun yok. Peki aracın bu kaza nedeniyle uğradığı değer kaybını da sigorta şirketi karşılayacak mı?

Sigorta tekniği açısından bakıldığında kasko sigortası poliçeleri, araçlarda kaza geçirme ve onarım yüzünden ortaya çıkan değer kayıplarını genel olarak teminat altına almaz. Bu gerekçe ile sigorta şirketinden tazminat istenmesi mümkün değildir.

Ancak bazı sigorta şirketleri kasko sigortası yapılırken ek teminat olarak değer kaybı güvencesini de vermiş olabilir. Bu durumda sigorta şirketi bu kaybı da karşılayacaktır. Araç sahibi bu noktada rahat olacaktır.

Ama böyle bir teminat alınmamışsa o zaman araç sahibinin araç değer kayıplarının karşılanabilmesi için kazaya neden olan ve kusurlu bulunan karşı tarafa başvurması gerekiyor. Yani değer tesbiti yapılması ve tazminat davası açılması gerekiyor.

Bunun için de değer kaybının tesbitine yönelik olarak araç değer kaybı davası açması gerekiyor. Bu davanın hukuki dayanağı Borçlar Kanunu’nun 122. maddesidir. Bu maddeye göre araca zarar veren kişi bir kusuru olmadığını isbat etmek zorundadır. Eğer ispat edemiyorsa araçta meydana gelen zarar kaybını ödemekle yükümlü olacaktır.

Araç değer kaybı davası, kaza olayının öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl içinde açılması gerekir. Ancak kazanın olduğu tarihten itibaren on yıl içinde araç değer kaybı davası açılmamışsa zamanaşımına uğrar. Artık yapacak birşey yoktur. Ancak kazanın oluş şekline göre ceza kanunları daha uzun bir zamanaşımı öngörüyorsa bu durumda bu süreye uyulur. Yargıtay’ın da çeşitli davalarda verdiği kararlar hep bu yönde olmuştur.

Mahkemelerin bu yönde karar verebilmesi için öncelikle bilirkişi incelemesi talep etmeleri gerekiyor. Araçlarda kaza sonrası değer düşüklüğü, araçtaki hasarın büyüklüğü, dolayısıyla yapılan onarımın büyüklüğü ve tamirat sırasındaki işçilik kalitesi ile doğru orantılı olarak değişir.

O zaman değer tespit ve tazminat davası açılabilmesi için ilk koşul, karşı tarafın kazada kusurlu olması gerekiyor. İkinci koşul ise araçta onarım yapılan kısımların ve parçaların, kaza öncesi sağlam ve orijinal olması gerekiyor. Bu önemli bir konu.

Örneğin kaza öncesi şasi zaten bir onarım görmüşse, bu durum aracın daha önce de kaza geçirdiğini gösterir. Ya da kazada göçen çamurluklar daha önce çekiçlenmiş, macun çekilmiş ve boya görmüşse bu durum da aracın daha önce bir darbe aldığının göstergesidir. Bu durumlarda araç daha önce zaten değer kaybına uğramış olduğundan bu kazada yeni bir değer kaybı söz konusu olamaz. Bu arada farlar, silecekler, camlar, stoplar, tamponlar ve jantlar gibi onarım gerektirmeyen, sadece yenisi alınıp takılan parçalar için değer kaybı uygulanmaz.

Araç hasar Kaybı

Bu koşullar bulunuyorsa yapılacak ilk iş önce değer tesbiti yaptırmaktır. Mahkeme önce bilirkişi atayacak, bilirkişi ise hasarın ve onarımın boyutlarına bakarak araçtaki değer kaybını gösteren bir rapor verecektir. Arkasından da araçta bu duruma neden olan aleyhine tazminat davası açılacaktır.

 

Phone icon
Telefon
İletişim
WhatsApp icon
WhatsApp